top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıÖzboyacı Pediatri

BEBEKLERDE İNFANTİL KOLİK



Bebeklik Koliği Nedir? Ne Zaman Başlar?

Bebeklik koliği nedir?

Bebeklik koliği, bebeklerin %10 – %30’unda görülen, genellikle akşam saatlerinde nedeni açıklanamamış, yüksek sesle ve susturulamayan ağlama ile meydana gelen karakterize tablodur. Bu tabloya; bacakları karına çekme, yumruk sıkma, yüzde kızarma, karında şişlik ve en sonunda da gaz çıkarma gibi bulgular eşlik eder.


Kolik ne zaman başlar? En erken ikinci haftada başlar, altıncı haftada ise doruk düzeye ulaşır ve yaklaşık dördüncü ayda da kaybolur. Burada tanımı ilk kez 1954 yılında yapılmış ‘’üçler kuralı’’ olarak adlandırdığımız bir kural işler. Bu kurala göre tipik olarak, bebek koliği günde 3 saat, haftada 3 gün ve en az 3 hafta süreyle krizler halinde gelen ağlama nöbetleri olarak tanımlanır. Biz hekimler ise, anne ve babadan bu kadar kesin bir tanımlama beklemeyebiliriz. Çoğu hekim tamamen sağlıklı bir bebekte günün belli saatlerinde tekrarlayan ve susturulamayan uzun süreli ağlamayı ‘’kolik’’ olarak tanımlar.


Kolik Hangi Bebeklerde Daha Sık Görülür?

Bütün sosyo-kültürel, ekonomik sınıftan ailelerin bebeklerini kolik cinsiyet ayrımı yapmadan etkiler. Erkek bebeklerde daha sık görüldüğü söylenmektedir fakat bu tam olarak kanıtlanmamıştır. Anne sütü alan bebeklerle, biberon maması alan bebeklerde kolik sıklığı arasında farklılık yoktur.

Birinci çocukla ikinci çocuk arasında da kolik görülmesi açısından farklılık yoktur. Aile öyküsü koliğin bulunması açısından önemli bir faktördür ama bildiğimiz düşük doğum ağırlıklı bebeklerde kolik daha sık görülür.

Normal ağlama, yaşamın ikinci ayında en yüksek düzeye ulaşır, sonrasında ise giderek azalır. Normal ağlayan bebekler akşam saatlerinde daha yoğun ağlarlar. Ağlamanın kendine göre bir ritmi vardır. Sağlıklı bebeklerin bir kısmı, yaklaşık olarak 5’te biri, yaşamın ilk 4 ayında açıklanamayan bir nedenden dolayı uzun süreli ağlar.


Peki bebekler neden ağlar? Açlık, susuzluk, ıslaklık, ağrı hissi, iletişim kurma ihtiyacı, yalnızlık, sıkıntı, yorgunluk, ağlama ihtiyacının olması, huysuzluk, gaz gibi sebeplerle ağlayabildiği gibi ağlamanın normal gelişiminin bir süreci olduğu da söylenmektedir.

Bebeklerin ağlaması, geleneksel olarak sindirim sistemiyle ilişkilendirilse de, kolik olarak adlandırılsa da bu durum aslında yeni bir teori olarak, aşırı ağlamanın da normal bir gelişimin parçası olduğu düşünülmektedir. Bu duruma kanıt olarak ise, eğer bebek ağrı çekiyorsa elektrik süpürgesi sesi dinletmek ağrısını geçirir mi?! sorusu sorulmaktadır.


Ağlama Bebek Koliği Dışında Başka Bir Nedene Bağlı Olabilir mi?

Aşırı ağlama nedeniyle acil servislere getirilen bebeklerin %5 – 10’unda hastalık bulunmuştur. Gece acil servislere getirilen hastaların ise %15’ini yani çok büyük bir kısmını kolikli bebekler oluşturur.

Koliğin iyi bir fizik incelemeye tabi tutulması en önemli tanı kriteridir. Hekim, kendisine ağladığı için getirilen bebekte ayrıntılı bir fizik inceleme yapar. Böylece organik, yani hastalık sebeplerini eler ve aileye güven verir.


Hangi sebeplerle bebekler ağlayabilir?

Örneğin orta kulak iltihabı, idrar yolu enfeksiyonları, menenjit, sepsis, boğulmuş fıtık, bağırsak düğümlenmesi, bilinmeyen kol, bacak, köprücük kemiği kırıkları, sindirim sistemiyle ilgili problemler, zatürre, bronşiolit, kafa içi kanama, kabızlık, popoda çatlak, göz saydam kısmının sıyrılması, boğulmuş parmak saç, gözdeki kirpik, glokom, göz içi basıncın artması, inek sütü alerjisi gibi sebeplerle bebekler ağlayabilirler. Burada yeterli kilo alımı bebek koliği tanısı için mutlaka aranan bir koşuldur. Kilo alımı iyi olan bir bebekte ciddi hastalık ihtimali yok denecek kadar azdır.


Kolik Neden Olur? Bebeğe Zararı Var mıdır?

Öncelikle söylemek gerekirse kolik bebeğe zararlı bir durum değildir. Ama şimdiye kadar da nedenleri tam olarak anlaşılamamıştır.

Huysuz çocuk, gergin ebeveyn ilişkisi ya da anne-baba çocuk ilişkisinin düzgün kurulamaması sonucu ortaya çıkan davranışsal bir problem olabilir.

Kolik, aşırı ağlama normal ağlamanın şiddetli bir şekli de olabilir. Burada yine en çok olgunlaşmamış sindirim sistemi ve olgunlaşmamış sinir sistemi üzerinde teoriler öne sürülmüştür.

Sindirim siteminde laktoz intoleransı, ya da ön sütün aşırı alınması, sindirim sisteminin kaslarının aşırı kasılması, inek sütü alerjisi bağırsak florasındaki değişiklikler söz konusu edilmiştir. Laktoz intoleransı kolik sebebi olarak suçlanan bir tablodur. Her ne kadar kanıtlanmasa da bebeklerde göreceli olarak laktaz enzimi, yani süt içerisindeki laktoz şekerini sindiren enzimin eksikliği nedeniyle bebek koliği gelişebilir. Bu şekilde bağırsaklarda sindirilmemiş şekerlerden dolayı gaz oluşur.

Anne sütünün kesilmesi hiçbir zaman önerilmez. Mama alan bebeklerde laktozu azaltılmış mamalar kullanılabilir. Anne sütü alan bebeklerde de laktaz enzimi içeren damlalarla bebeğe yardımcı olabiliriz.

Koliğin bir diğer sebebi de emzirme tekniğindeki hatalar ve bebeğin aşırı ön süt alması olarak bildirilmiştir. Memedeki süt tam bitmeden diğer memenin emzirilmeye geçilmesiyle bebeğin sürekli olarak ön süte maruz kalması, yani ön sütteki yüksek laktoz içeriğine maruz kalması suçlanır. Bu yüzden bir meme tam bitirilmeden, emzirilmesi diğer memeye geçilmemesi önerilir. Çok sık emzirme ve arada gazının çıkarılmadan emzirilmeye devam edilmesi, bebeğin hava yutmasına ve havayı çıkaramamasına yol açar. Emzirmeye ara verilerek uygun şekilde gazının çıkarılmasıyla bir miktar kolik engellenebilir.

Anne-baba, anne ile bebek arasındaki iletişimde güçlük üzerinde yoğunlaşan teoriler vardır. Kolikli bebeklerde bir takım davranış problemleri görülmektedir. Bu bebekler az emmekte, emdikten sonra huzursuzlanmaktadır. Emmeyi yarım kesmektedirler. Anne ve babanın depresif durumları bebeklikte kolikliği arttıran nedenler içinde sayılsa da, anne ve babanın çok ağlayan bebekten dolayı mı depresyona girdikleri tam anlaşılamamıştır. Sonuçta iletişim engelleri, iletişim güçlüğü kolik sebepleri arasında sayılır.

Annenin bebeğe yetersiz ilgi, sevgi göstermesi, annenin çok gergin olması, ya da gebelik depresyonunun kolik gelişmesinde etkili olduğu söylenmektedir. Annenin sigara içmesi de kolik sebepleri arasında sayılır.


Acaba kolik ve reflü arasında bir ilişki var mıdır?

Genellikle reflüyle kolik birbirinden bağımsız iki durumdur. Bazen reflü kendi şikayetleri olan kusma, geğirme gibi şikayetlerle değil de aşırı ağlama ile kendini gösterebilir. Bu iki durumda karışıklık olabilir. Reflüsü olup da kolik şikayetleri olan küçük bir hasta grubu olabilir. Sonuçta kolik ile reflü arasında nedensel bir ilişki yoktur. Bağırsaklardaki bakteri yapısındaki değişiklikler de düşünülmüştür. Bu yüzden de probiyotikler kolik tedavisinde kullanılmaya çalışılmışsa da yararı kanıtlanmamıştır.


Kolik, Beslenme ile Tedavi Edilebilir mi? Nasıl?

Koliğin altında yatan sebep eğer besin alerjisi ise evet tedavi edilebilir. Koliğin, alerjinin ilk belirtisi olduğuna dair veriler vardır. Olguların bir kısmında kolik, inek sütü alerjisiyle ilişkilendirilmiştir.

Bebeklerde egzama, yüzde kızarıklık, kusma, kilo alamama, ishal, kanlı dışkılama kolik dışında görülebilecek alerji bulgularıdır. Eğer bebekte bu söz ettiğimiz alerji bulguları varsa ve yine bu alerji yönünden aile öyküsü varsa, bebeğin inek sütüne alerjik olduğu ve koliğin de inek sütüne bağlı bir kolik olduğu düşünülebilir.

Annenin diyetinden sütün çıkarılması sırasında mutlaka anneye kalsiyum önerilmelidir. Bu durumda söyleyeceğimiz inek sütü eliminasyonu sadece inek sütü proteinine karşı alerjik olan bebeklerde etkili olur.


Bebeklik Koliği ile Başa Çıkma Yolları Nelerdir? Burada öncelikle anneye bazı önerilerde bulunmamız gerekir. Bebek koliği bir hastalık değildir. Aslında normal gelişimin bir parçası da olabilir. Son zamanlarda daha çok bu teori üzerinde durulmaktadır. Bebeğin ağırlığın izlemi, herşeyin yolunda gittiğini, annenin anlaması yönünden çok yararlıdır.

Bebeğin ağlaması kontrol edilemediğinde ve iş çığrından çıktığında uyaranları azaltmak, bebeği sakinleştirmeye çalışmak ve başkasından yardım istemek çok yararlıdır.


Ritmik Sakinleştirme Teknikleri Nelerdir? Bebeği düzenli ritmik sakinleştirme yöntemleri vardır. Bunların içerisinde en çok başvurulanlar; sallama, sarıp sarmalama, ana kucağında sallama, masaj, şarkı-ninni söyleme ya da dinletme, ılık bir duş aldırma, ritmik sesler çıkartma (saç kurutma makinesi, su sesi, anne karnında bebeğin her zaman duymaya alışık olduğu sesleri çıkartma gibi), arabayla gezdirme ya da görsel, işitsel, dokunma, ısı uygulamaları, karnına hafif sıcak uygulaması gibi yöntemler kullanılabilmektedir. Burada amaç; ağlamanın şiddetini, süresini azaltmaktır. Ağlama konusunda bebeğe bakan kişilerin endişesini azaltmak ‘’bir şeyler yapabiliyor olma duygusunu" arttırarak bebekle bakıcı ya da bebekle anne-baba arasında gelişecek negatif duygulanıma engel olmayı sağlayacaktır.


Kolikte İlaç Tedavisinin Etkinliği Nedir?

Sevgili anne ve babalar!

Geçmişte kullanılan bir takım sindirim enzim preparatları ve ya sakinleştirici ilaçların kolik tedavisinde hiçbir yeri yoktur. Bitkisel çayların bazı olgularda yararı olabilir. Bitkisel çaylar, spazm çözücü olarak etkili olurlar ama güvenilirliği konusunda tam bilgilere sahip değiliz.

Fazla miktarda sıvı alımı, çocuğun iştahının azalmasına, az beslenmesine yol açabilir.


Kaynak: https://www.bebegimveuzmanim.com/merak-edilen-sorular-ve-yanitlari/bebek-koligi/


 

8 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


bottom of page